Tarihten Günümüze Uzanan Bir Hikaye: Heidelberg Sarayı Aydınlatma Gösterisi

Heidelberg sarayı 80 metre yüksekliğinde bir tepenin üzerinde nefes kesici bir güzellikte yer alır. Genel olarak her akşam projektörler ile homojen bir şekilde amber rengi aydınlatılan saray nehrin karşı kıyısından, ya da eski şehir merkezinden ihtişamlı bir şekilde şehrin en değerli yapısı olarak görülmektedir.

Tarihten Günümüze Uzanan Bir Hikaye: Heidelberg Sarayı Aydınlatma Gösterisi
16.08.2019
625
A+
A-

Heidelberg sarayı 80 metre yüksekliğinde bir tepenin üzerinde nefes kesici bir güzellikte yer alır. Saray, her biri farklı bir Alman dönem mimarisine ait ve iç avluyu çevreleyen binalardan oluşur.

Teraslarından görünen Heidelberg ve Neckar manzarası her gün yüzlerce turist tarafından fotoğraflanmaktadır. Sarayın gündüz güzelliği kadar gece manzarası da görülmeye değerdir.

Genel olarak her akşam projektörler ile homojen bir şekilde amber rengi aydınlatılan saray nehrin karşı kıyısından, ya da eski şehir merkezinden ihtişamlı bir şekilde şehrin en değerli yapısı olarak görülmektedir.

Ayrıca her yıl yaz aylarında üç defa saray aydınlatma gösterisi düzenlenir. Her yıl önceden açıklanan bu tarihlerde şehre akın eden turistler sayesinde otellerde kalacak yer ve gösteri geceleri nehir kenarında ve köprü üstlerinde adım atacak yer kalmaz. Tekneleri dolduranlar da gösteriyi nehir üzerinden izleme şansına sahip olur.

160.000 nüfuslu şehrin yılda 2.5 milyon konaklamalı turist çektiğini düşünürseniz kalabalığı daha iyi hayal edebilirsiniz.

Gösteri zamanına doğu çevre yollar araç trafiğine kapatılır. Çevre, yol, park gibi aydınlatmalar ile çevredeki evlerin ışıkları tamamen söner. Ve gösteri başlar.

Bu gösteri sadece aydınlatma amacı ile değil, birazdan bahsedeceğim tarihi bir olayı her sene sembolik olarak yaşatmak amacıyla gerçekleşir. Dikkat çekici bir konu ise tüm şehrin, hatta toplumun bu gösteriyi sahiplenmesidir. Tek kelime ile hayat durur o anda Heidelberg‘de.

Gösterinin başında tamamen karanlık olan saray, müzik eşliğinde, tarih boyunca gerçekleşen (1689, 1693 ve 1764) 3 yangına itafen yavaş yavaş kıpkırmızaya dönüşür. Yapılan dalgalı aydınlatma sayesinde dramatik bir görüntüye kavuşan saray, sanki ateşler içindeymiş hissini uyandırır.

Gösterinin devamında kıpkırmızı parlayan saray yavaşça tekrar karanlığa gömülür ve gösterinin 2. kısmı Neckar nehri üzerindeki Alte Brücke, yani eski köprüde devam eder.

Elector Friedrich V yeni nişanlısı Elizabeth Stuart için 1613 yılında o zaman şehrin tek geliş yolu olan eski köprünün üstünde meşaleli bir karşılama düzenlemiştir. Bunun anısına köprü üzerinde dakikalarca süren bir havai fişek gösterisi düzenlenir.

Her gece sadece kemer içleri ve kemer ayaklarındaki süslemeleri dramatik bir şeklide aydınlatılan köprü, gösteri gecesi değişik renklere bürünerek havai fişeklerle birlikte rengarenk bir görünüm sergiler.

Belki en fazla yarım saat süren bu gösteriyi neden yazmak istedim;

Öncelikle böyle muhteşem bir binanın aydınlatma ile ne kadar daha muhteşem görünebildiğini, hele de bir tarihi hikayeye dayanarak anlamlı bir şekilde nasıl bir gösteri öğesine dönüştüğünü anlatmak için.

Ama bizim için daha önemli olduğunu düşündüğüm konu ise, ülkemizde de çok sayıda bulunan tarihi eserlere ve aydınlatmalarına dikkat çekmek.

Tarihçeleri incelenmeden, bir hikaye ortaya konmadan, birbirini tekrar eden tasarımlarla aydınlatılan maalesef bir çok bina mevcut.

Cephe üzerine konulabilecek en uygun yerler olduğu düşünülen her noktaya bir aydınlatma elemanı koymaktan daha ötesi düşünülmelidir. Hele ki tüm millete mal olmuş tarihi yapılarda.

Örneğin Heidelberg‘te olduğu gibi tarihi bir sarayı, ona sahip olan tüm şehir halkı ziyaret edebilmeli, bahçesinde piknik yapabilmeli, gelenek haline getirilmiş bir ışık gösterisini ücretsiz seyredebilmeli ve yurt içi ve yurt dışından sayısız turist bu gösteri sayesinde şehre çekilebilmeli.

Özetle tüm bu nedenlerden ötürü bir devlet kurumu, bir yatırımcı, bir mimar, bir aydınlatma tasarımcısı ya da bir aydınlatma araçları tedarikçisi olarak aslında projeleri gerçekleştirirken sahip olduğumuz değerlerimiz için kaygı ve sorumluluk taşımalıyız.

Ayşe Dilay Özkiper, Notre Dame de Sion Fransız Lisesi'nin ardından eğitimine İTÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümünde devam etmiştir. İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü'nde aldığı işletme eğitiminin yanı sıra, aydınlatma tasarımı ve tekniği konularında çeşitli eğitimlere katılmıştır. Bugüne kadar olan 29 yıllık meslek hayatının son 20 yılını mimari aydınlatma alanında geçiren Özkiper, halen aydınlatma tasarımcısı ve danışman olarak kariyerini sürdürmektedir.
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.