Cephe aydınlatmasının amacı binalarımızı görünür kılmak, formlarını ortaya çıkarmak ve bulundukları çevreye bir değer katmaktır. İyi bir aydınlatma tasarımı ile bir yapının estetiği ve güzelliği artırılabilir. Bu amaca ulaşmak için ise ilk olarak binanın ve çevresinin özellikleri, hikayesi ve varsa tarihi değeri iyice anlaşılmalı ve çalışılmalıdır.
Gündüzleri olduğu kadar hava karardıktan sonraki saatlerde de yaşadığımız çevrenin tadını çıkarmak mümkündür. Peyzaj aydınlatması sayesinde, akşam yürüyüşleri ve aktiviteleri güvenlik ve eğlenceden ödün vermeden gece geç saatlere kadar uzayabilir. Binalarımızın iç ve cephe aydınlatmalarına gösterdiğimiz özeni doğal ve suni çevreleri için de gösterdiğimizde projelerimizin değerinin artmasını sağlayabiliriz.
Sürekli olarak büyüyen ve gelişen şehirlerimizde gündüzleri olduğu kadar geceleri de dış ortamlarda zamanımızı geçiririz. Yaşam gün batımından sonraki geç saatlere kadar devam eder ve bu karanlık saatlerde güvenli ve kaliteli bir şekilde yaşamımızı sürdürmek için aydınlatmaya ihtiyaç duyarız.
Renk, tasarımın en temel ögelerinden biridir. Tasarımlarımızda kullandığımız renkler gündüzleri gün ışığına, akşamları yapay ışık özelliklerine göre sürekli olarak farklı görünümler sunarlar. Kullanıcılar olarak bizler de, bulunduğumuz ortamlarda ışığın yarattığı farklı etkileri deneyimler, duygusal ve fiziksel olarak etkileniriz.
Nasıl oluyor da dünyanın çeşitli bölgelerinde, sadece küçük bir kasaba büyüklüğündeki bazı yerler kendi nüfusların kat ve kat fazlası turist tarafından ziyaret ediliyor? Kentsel aydınlatmanın bununla bir ilgisi var mıdır?
Aydınlatma kişileri etkileyen mekan özelliklerinin en önemlilerinden biridir. Araştırmacılar tarafından da kanıtlanan, ışığın bireylerin toplam yaşam kaliteleri üzerindeki olumlu veya olumsuz etkileri gözardı edilemez bir konudur.
Avize, mimarlar ve aydınlatma tasarımcıları tarafından kullanıcıları etkilemek, dekorasyonu zenginleştirmek ve mekana imzalarını atmak için yararlandıkları bir tasarım objesidir. Avizeler bir mekanın zarafet sembolleridir. Modern veya klasik, her tasarıma değer katan aydınlatma objeleridir.
Bir aydınlatma tasarımcısının amacı, kullanıcıları için her zaman rahat, sağlıklı ve güzel alanlar yaratmaktır. Tasarım sürecinde tasarımcı, doğrudan ve dolaylı aydınlatma sistemlerinden faydalanır, fonksiyonel ve psikolojik ihtiyaçları da göz önünde bulundurarak çeşitli ortamlar yaratır.
Doğal aydınlatmanın, insanların daha mutlu, sakin, sağlıklı ve üretken olmasına yardımcı olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu gerçeğe ek olarak, bu sürdürülebilir ışık kaynağını aydınlatma tasarımında kullanmak yapay ışık ihtiyacını ve dolayısıyla enerji tüketimini azaltır.
Aydınlatma, aydınlatma tasarımının sadece bir bölümüdür. Işığın ulaşmadığı karanlık alanlar ve gölgeler de aydınlatılmış kısımlar kadar tasarımın genel kompozisyonunda önemli bir role sahiptir. Işık, gölgeleri meydana getirir. Gölgeler nesneleri ve buna bağlı olarak da çevrenin toplam görünümünü zenginleştirir.
Işık kirliliği, endüstriyel medeniyetin gelişiminin bir yan etkisidir, gereksiz ve yanlış aydınlatma uygulamalarının bir sonucudur. Işık kirliliği nasıl oluşur? Işık kirliliğinin etkileri nelerdir? Işık kirliliği nasıl önlenir?
Tünel aydınlatmalarında sürücülerin rahat ve emniyetli bir şekilde sürüş kalitesini değiştirmeden yola devam etmesi istenir. Bu nedenle tünel aydınlatma sistemlerinde kullanıcıların görsel performansını en üst düzeye çıkarmak için kullanılan armatürler nesneler üzerinde tipik olarak üç çeşit dağıtım ve etkiye sahiptir.
Fulda, Almanya'nın Hessen eyaletindeki başlıca şehirlerinden biridir. Fulda, görkemli barok mimarisi tarzındaki yapıları ile ünlüdür. Kentin aydınlatma sistemlerinin iyileştirilmesi ve ışık kirliliğini önlemek için bir kılavuz hazırlanmıştır. Bu kılavuz eşliğinde Fulda’daki yaklaşık 8500 sokak aydınlatma armatürü IDA şartnamelerine uyarlanacaktır.
Doğal ya da yapay, ışık, bir ortamın yaratılışında oynadığı rolü sebebiyle tasarımcının elindeki en etkili tasarım unsurudur. Aydınlatma tasarımı, ışığın yaratıcı özelliklerini kullanarak ortamı, fonksiyonuna uygun, güvenli, sağlıklı, estetik bir hale getirmektir.
Yıllardır süre gelen tarihi yapılara karşı olan saygısız tutum, en sonunda şehirlerimizin ana dokusunu kaybetmesine sebep oldu. Bazı eserler gerek restorasyon gerekse aydınlatma anlamında hor kullanıldı, bazıları ise tamamen yok oldu.
Gerçi 1913 yılında, daha önce 1900 de kurulmuş olan Uluslararası Fotometri Komisyonu, yeni gereksinimler ve gelişmeler sonucu statüsünü değiştirerek Uluslararası Aydınlatma Komisyonu (CIE), adını aldı ve böylece "aydınlatma" kavramı ilk kez uluslararası bir kuruluşun adında yer almış oldu, fakat, aydınlatma konusunun önem kazanması 1940-1950 yılları arasına rastlar.
İstanbul’da dolaşırken, gündüz yanından geçmediğim ama gece vakti bir hayalet gibi karşıma çıkıveren hayli gökdelen ile karşılaşıyorum. Güpegündüz tüm manzarayı ve hatta gökyüzünü kapladıkları yetmiyormuş gibi, bir de gece vakti gözümüzü almaya devam mı etmeliler?
Günümüz şartlarında zamanımızın büyük bir kısmını geçirdiğimiz mekânlar, iç mimarların estetik bakış açıları ışığında şekillenmektedir. Sanayi toplumlarında gün geçtikte iç mekânlardaki yaşam süresi uzamaktadır. Zamanımızın büyük bir dilimini kapsayan iç mekânlardaki en önemli unsurların başında da aydınlatma gelmektedir.
Dijital dünyaya doğru hızlı geçiş bizleri ev ile iş ortamını bir araya getiren mimari konsept ev ofis (home office) ile tanıştırdı. İnsanlar, ev ofis kurarken genellikle, masa, sandalye, bilgisayar gibi şeylere odaklanır. Aydınlatma ise ihmal edilen konular arasındadır. Yetersiz, aşırı ya da hatalı aydınlatma, göz yorgunluğu ve baş ağrısına neden...
Kreş, gündüz bakımevi ya da çocuk bakım merkezleri, çocukların sosyal, fiziksel, kültürel ve duygusal gelişimini teşvik edici olmalıdır. Aydınlatma, doğru planlandığında çocuğun sağlıklı gelişimine katkıda bulunabilir. Kreşlerde aydınlatma, çocuklara mümkün olduğunca ev ortamlarını hatırlatmalıdır.