Akıllı Şehirler: Daha Yaşanabilir Bir Gelecek İçin Dijital Çözümler

Akıllı şehirler, daha iyi kararlar almak ve yaşam kalitesini iyileştirmek için veri ve dijital teknolojiyi kullanırlar. Daha kapsamlı, gerçek zamanlı veriler , analitik şirketlerine olayları ortaya çıktıkça izleme, talep kalıplarının nasıl değiştiğini anlama ve daha hızlı ve daha düşük maliyetli çözümlerle yanıt verme yeteneği sağlar.

Akıllı Şehirler: Daha Yaşanabilir Bir Gelecek İçin Dijital Çözümler
11.07.2018
581
A+
A-

Yakın zamana kadar, akıllı teknolojiler öncelikle arka planda şehirleri daha verimli hale getirme aracı olarak görüldüler.

Ancak artık teknoloji doğrudan şehir yaşayanlarının hayatlarına enjekte ediliyor. Örneğin; akıllı telefonlar şehirlerin çözüm aracı haline geldi ve ulaşım, trafik, sağlık hizmetleri, güvenlik uyarıları ve topluluk haberleri hakkında milyonlarca anında bilgi verdi.

Onlarca yıl süren sorgulama ve bunların sonucu ortaya çıkan hatalar sonucu, şehir yönetimleri akıllı şehir stratejilerinin teknoloji değil insanlarla başladığını fark ediyorlar. “Akıllılık” sadece geleneksel altyapıya dijital arayüzleri kurmak ya da şehir operasyonlarını düzenlemekle ilgili değil. Aynı zamanda daha iyi kararlar vermek ve daha iyi yaşam kalitesi sunmak için teknoloji ve verileri kullanmakla ilgilidir.

Yaşam kalitesi, şehir yaşayanlarının aldıkları nefesten, sokaklarda yürürken ne kadar güvenli olduklarına kadar pek çok boyutu bir arada  bulunduruyor. McKinsey Küresel Enstitüsü‘nün en son raporu, “Akıllı şehirler: Daha yaşanabilir bir gelecek için dijital çözümler” onlarca dijital uygulamanın bu tür pratik ve çok insani endişeleri nasıl ele aldığını analiz ediyor. Raporda şehirlerin akıllı teknolojilerden bazı önemli yaşam kalitesi göstergelerini yüzde 10 ila 30 oranında yaşamı iyileştirmek için kullandıkları (kurtarılan hayatlar, daha az suç olayları, daha kısa yolculuklar, daha az sağlık yükünü ve önlenen karbon salımlarını dönüştüren) rakamlar kullanılarak sonuçlar elde ediliyor.

Bu irdelemeler göz önüne alındığında da aşağıdaki dört önemli başlık akıllı şehirlerin ne olduğunu anlatmak için önemlidir.

1. Bir şehri akıllı yapan nedir?
2.Akıllı şehir teknolojileri, kentsel yaşam kalitesini iyileştirmek için önemli ölçüde gerçekleştirilmemiş potansiyele sahiptir.
3. Dünyadaki 50 şehirdeki mevcut uygulamaya baktığımızda, en gelişmiş ülkelerin bile daha uzun bir yoldan geçebileceği görülüyor.
4. Akıllı şehirler altyapı ekonomisini değiştirir ve ortaklıklar ve özel sektör katılımı için, alan yaratır.

1. Bir şehri akıllı yapan nedir?

Akıllı şehirler, daha iyi kararlar almak ve yaşam kalitesini iyileştirmek için veri ve dijital teknolojiyi kullanırlar. Daha kapsamlı, gerçek zamanlı veriler , analitik şirketlerine olayları ortaya çıktıkça izleme, talep kalıplarının nasıl değiştiğini anlama ve daha hızlı ve daha düşük maliyetli çözümlerle yanıt verme yeteneği sağlar.

Akıllı bir şehir yapısı üç katmandan birlikte oluşur. (Ek 1). Birincisi, yüksek hızlı iletişim ağları tarafından bağlanan kritik bir akıllı telefon ve sensör kitlesini içeren teknoloji tabanıdır. İkinci katman, özel uygulamalardan oluşmaktadır. Ham verileri uyarılara, iç görüye ve eyleme dönüştürmek için doğru araçları gerektiren ve teknoloji sağlayıcıları ve uygulama geliştiricilerinin devreye girdiği yer burasıdır. Üçüncü katman ise şehirler, şirketler ve kamu tarafından kullanılır. Birçok uygulama sadece yaygın olarak benimsenip davranışı değiştirmeyi başarırsa başarılı olur. Örneğin insanların yoğun ulaşım  saatlerinde güzergâhlarını değiştirmek, günün farklı saatlerinde daha az enerji ve su kullanmalarını sağlamak  ve önleyici kişisel bakım  yoluyla sağlık sistemi üzerindeki baskıları azaltmak için teşvik etmek vb.

Ek-1:

2. Akıllı şehir teknolojileri, kentsel yaşam kalitesini iyileştirmek için önemli ölçüde gerçekleştirilmemiş potansiyele sahiptir.

MGI, raporda akıllı şehir uygulamalarının yaşam kalitesi boyutlarını nasıl etkileyebileceğini değerlendirdi: güvenlik, zaman ve rahatlık, sağlık, çevresel kalite, sosyal bağlılık ve sivil katılım, işler ve yaşam maliyeti (etkileşime bakınız). Geniş kapsamlı sonuçlar, uygulamaların eski altyapı sistemleri ve başlangıç noktaları gibi faktörlere bağlı olarak şehirden şehre farklı performans gösterdiği gerçeğini yansıtmaktadır .

Etkileşim:

Uygulamalar, şehirlerin suçla savaşmasına ve kamu güvenliğinin diğer yönlerinin iyileştirilmesine yardımcı olabilir.

Bir dizi uygulamayı maksimum etkileriyle kullanmak, ölümleri  (cinayet,trafik kazası ve yangınlardan meydana gelen) potansiyel olarak yüzde 8 ila 10 oranında azaltabilir. Beş milyonluk nüfusu olan yüksek suç oranına sahip bir şehirde, bu her yıl 300 kişiye kadar bu oranın azalması anlamına gelebilir. Saldırı, soygun, hırsızlık ve oto hırsızlığı olayları yüzde 30 ila 40 oranında düşürülebilir. Değerlerin  üzerinde, şehir yaşayanlarına özgürlük ve hareket özgürlüğü vermenin ölçüsüz faydaları vardır.

Teknoloji suç önlemekte  hızlı bir çözüm değildir, ancak analitik şirketleri, ilgili kurumlar  kıt kaynaklar ve personelden daha etkili bir şekilde faydalanmak  için verileri kullanabilir. Örneğin, gerçek zamanlı suç haritalamasını  ortaya koymak için  istatistiksel analizden yararlanılırken, verilerden faydalanarak bir adım öne giderek güvenlik güçleri suç teşkil edici olayları meydana gelmeden önce tahmin ederek olayların üstesinden gelmeyi ve  önlemeyi  başarabilirler.. Olaylar  meydana geldiğinde, silah algılama, akıllı gözetleme ve ev güvenlik sistemleri gibi uygulamalar güvenlik güçlerinin olaylara müdahale hızını arttırabilir.. Ancak veri odaklı güvenlik güçleri, sivil özgürlükleri koruyacak belirli suç örgütlerinin suç işlemesini önleyecek şekilde konuşlandırılmalıdır.

Saniyeler, hayatlar tehlikede olduğunda, acil durumlarda olay yerine ilk müdahale için kritik hız kazandırır. Akıllı sistemler çağrı merkezleri ve saha operasyonlarını optimize edebilirken, trafik sinyali önleme acil durum araçlarına açık bir sürüş yolu sağlar. Bu tür uygulamalar acil müdahale sürelerini yüzde 20 ila 35 oranında azaltabilir. Sekiz dakika süren düşük tepki süresine sahip bir şehir neredeyse iki dakikada tepki verebilir. 50 dakikalık bir ortalama tepki süresi ile başlayan bir şehir, bunu 17 dakikadan daha az bir sürede karşılayabilir.

Akıllı şehir teknolojileri günlük işleri daha hızlı ve daha az sinir bozucu hale getirebilir.

Dünya çapındaki şehirlerdeki milyonlarca insan, her iş günü trafiğe karışıyor veya aşırı kalabalık otobüs ve trenlerle yolculuk yapıyor. Böyle olduğunda da günlük işe gidişi geliştirmek yaşam kalitesi için kritik öneme sahip olmaktadır.

2025 yılına gelindiğinde, akıllı mobilite uygulamalarını kullanan şehirler , ortalamaları yüzde 15 ila 20 oranında azaltma potansiyeline sahip olacaklar.  Her bir uygulama ile ilişkili potansiyel, her bir şehrin yoğunluğuna, mevcut geçiş altyapısına ve işe alım modellerine bağlı olarak oldukça değişkendir. Geniş geçişli yoğun bir şehirde, akıllı teknolojiler yolculuklarda günde yaklaşık 15 dakika zaman kazandırabilir. Gelişmekte olan bir şehirde, daha fazla yoğunluklarda , her gün 20 ila 30 dakika arasında bir iyileşme olabilir.

Genel olarak, yaygın ve iyi kullanılan yolculuk  sistemlerine sahip şehirler sürücülere/yolculara  yönelik deneyimi kolaylaştıran uygulamalardan yararlanmaktadır. Gecikmeler hakkında gerçek zamanlı bilgi vermek için dijital tabela veya mobil uygulamaların kullanılması, sürücülerin rotalarını rota üzerinde ayarlamalarını sağlar. IoT sensörlerini mevcut fiziksel altyapıya kurmak, ekiplerin arızaların gecikmelere dönüşmeden sorunları çözmelerine yardımcı olabilir.

Otomobillerin  yaygın olduğu veya otobüslerin ana ulaşım şekli olduğu şehirlerde yol tıkanıklığını azaltan uygulamalar daha etkilidir. Trafik sinyallerinin akıllı senkronizasyonu, çoğu kişinin otobüsle seyahat ettiği gelişmekte olan şehirlerde ortalama işe gidip gelmelerde gecikmeleri  yüzde 5’ten daha fazla azaltma potansiyeline sahiptir. Gerçek zamanlı navigasyon sistemleri sürücüleri gecikmelere karşı uyarır ve en hızlı rotayı seçmelerine yardımcı olur. Akıllı otopark uygulamaları onları doğrudan mevcut noktalara yönlendirerek, şehir içerisinde  sorunsuzca zaman kayıplarını  ortadan kaldırır.

Şehirler daha iyi sağlık için katalizörler olabilir.

Sağlık hizmetlerinde teknolojinin rolünün  gün geçtikçe geniş ve gelişmekte olduğu kabul edilirse, yalnızca şehirlere  odaklı role sahip  dijital uygulamaların  analiz edilmesi önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel hastalık yükünü iletmek  için kullandığı başlıca  ölçüt olan engelli yaşam süreleri (DALYs) üzerindeki potansiyel etkiler ölçüldüğünde bu yalnızca erken yaşta kaybedilen yaşam sürelerini değil, aynı zamanda sakatlıkla kaybolan üretken ve sağlıklı hayatı  veya yetersizliği yansıtmaktadır. Bu durumda sağlıkla ilgili analizlerde yer alan uygulamalar şehirlerde  en kapsamlı etkileriyle ortaya konulduğunda, engelli yaşam sürelerini (DALYs) yüzde 8 ila 15 oranında azaltma potansiyeli görülmektedir.

Diyabet veya kardiyovasküler hastalık gibi kronik durumları önlemeye, tedavi etmeye ve izlemeye yardımcı olan uygulamalar , gelişmiş dünyadaki en büyük farkı yaratabilir. Uzaktan hasta izleme sistemleri, yüksek gelirli şehirlerdeki sağlık yükünü% 4’ten fazla azaltma potansiyeline sahiptir. Bu sistemler, hayati değerleri almak için dijital cihazları kullanırlar, daha sonra bunları değerlendirilmek üzere başka bir yerde doktorlara güvenli bir şekilde iletirler. Bu veriler, erken müdahale gerektiğinde, hasta ve doktoru uyarır, komplikasyonları ve hastaneye yatışları giderir.

Şehirler, yüksek risk profillerine sahip demografik grupları ve hedef müdahaleleri daha kesin olarak tanımlamak için veri ve analizleri kullanabilir. Sözü edilen mHealth müdahaleleri, aşılar, sanitasyon, güvenli seks ve antiretroviral tedavi rejimlerine bağlılık ile ilgili hayat kurtaran mesajlar gönderebilir. Bebek ölüm oranlarının yüksek olduğu düşük gelirli şehirlerde, anne  ve çocuk sağlığına odaklanan veriye dayalı müdahaleler, engelli yaşam sürelerini(DALYs) yüzde 5’ten daha fazla azaltabilir. Gelişmekte olan şehirler, hızlı hareket eden salgın hastalıklardan bir adım önde kalmak için bulaşıcı hastalık gözetim sistemleri kullanıyorsa, yüzde 5’lik bir azaltma daha mümkündür. Video konferansla klinik danışmanlık sağlayan teletıp da, düşük gelirli şehirlerde doktor azlığına rağmen hayat kurtarıcı olabilir.

Akıllı şehirler daha temiz ve daha sürdürülebilir bir ortam sağlayabilir.

Kentleşme, sanayileşme ve tüketim büyüdükçe, çevresel baskılar çoğalır. Bina-otomasyon sistemleri, dinamik elektrik fiyatlandırması ve bazı mobilite uygulamaları gibi uygulamalar emisyonları yüzde 10 ila 15 oranında azaltabilir.

Dijital geri bildirim mesajları ile gelişmiş ölçüm çiftlerini birleştiren su tüketimi izleme, insanları konut su kullanımı yüksek olan şehirlerde yüzde 15 oranında su kullanımını azaltmaya ve insanları korumaya yönlendiriyor. Dünyanın gelişmekte birçok yerinde, en büyük su kaybı kaynağı borulardan sızıntıdır. Sensörleri ve analizleri kullanmak, bu kayıpları yüzde 25’e kadar azaltabilir. Genel olarak, şehirlerde her gün kişi başına 25 ila 80 litre su tasarrufu sağlanabilir.

Hava kalitesi sensörleri, kirliliğin nedenlerini otomatik olarak ele almazlar, ancak kaynakları tanımlayabilir ve daha iyi  çözüm  için temel oluşturabilirler. Pekin, kirlilik kaynaklarını yakından takip ederek ve trafik ve inşaatı buna göre düzenleyerek, ölümcül hava kirleticilerini bir yıldan kısa bir süre içinde kabaca yüzde 20 azalttı.

Akıllı telefon uygulamaları aracılığıyla gerçek zamanlı hava kalitesi bilgilerinin halk ile paylaşılması, bireylerin koruyucu önlemler almalarını sağlar. Bu, mevcut kirlilik seviyelerine bağlı olarak olumsuz sağlık etkilerini yüzde 3 ila 15 oranında azaltabilir.

Akıllı şehirler yeni bir tür  dijital  kentsel ortaklıklar yaratabilir ve sosyal bağlılığı arttırabilir.

MGI, yerel yetkililerle iletişim kurmak için dijital kanalların yanı sıra gerçek dünya etkileşimlerini (Meetup ve Nextdoor gibi) kolaylaştıran dijital platformların bir etkisi olup olmadığını belirlemek için şehir yaşayanlarını araştırdı. Analizler, bu tür uygulamaların kullanılmasının yerel topluma bağlı olduğunu hisseden şehir yaşayanlarının   payının neredeyse iki katına çıkaralabileceğini ve yerel yönetime bağlı hissedilen payın ise  neredeyse üç katına çıkabileceğini göstermektedir.

Kamu kurumları ile yerel kurumlar arasındaki iki yönlü iletişim için kanallar oluşturmak, şehir yönetimlerini daha duyarlı hale getirebilir. Bilgilerin yayılmasına ek olarak, bu kanallar, şehir yaşayanlarının  endişelerini ortaya koymak , veri toplamak veya planlama sorunlarına ağırlık vermek için araçlar yaratır.

Akıllı bir şehir olmak, iş yaratma stratejisi değildir, ancak akıllı çözümler  yerel iş gücü piyasalarını daha verimli hale getirebilir ve yaşam maliyetini biraz düşürebilir.

Pek çok yerel yetkili, akıllı bir şehir olmanın yüksek ücretli teknoloji işlerin bir otomasyon dalgasının hızlanmasına yol açıp açmayacağını bilmek istiyor. Analizler, kayıtlı istihdam üzerinde hafif pozitif bir etki buluyor. Akıllı teknolojiler, diğerlerini (bakım, geçici kurulum işleri gibi) oluştururken bazı işleri (şehir yönetiminde idari ve saha işleri gibi) doğrudan ortadan kaldıracaktır . E-kariyer merkezleri , daha fazla işsiz ve aktif olmayan  insanı iş gücüne çekmek için daha verimli mekanizmalar yaratarak mütevazı bir pozitif etkiye sahip olabilir. Veri odaklı örgün eğitim ve çevrimiçi yeniden eğitim programları, bir şehrin beceri havuzunu geliştirebilir. Devlet fonksiyonlarını sayısallaştırmak iş ruhsatı, izin verme ve vergi dosyalama gibi yerel işletmelerin bürokrasiden daha girişimci bir iş ortamına katkıda bulunmasını sağlayabilir.

Dünyanın en dinamik ve arzu edilen şehirlerinden birçoğu, konut fiyatlarının yükselmesiyle  ciddi konut sıkıntısı çekiyor. Konut arzını genişletmek bu maliyetleri azaltabilir. Pek çok yerde bürokrasi arazi edinimini, çevre çalışmalarını, tasarım onaylarını ve izinlerini baltalar. Bu süreçlerin sayısallaştırılması riskleri ve gecikmeleri ortadan kaldırarak daha fazla inşaatı teşvik edebilir. Buna ek olarak, çoğu Şehirde  konut için uygun olabilecek şaşırtıcı miktarda arazi   boştadır. Açık kaynak kadastro veritabanlarının oluşturulması, kalkınma için arazi parsellerinin belirlenmesine yardımcı olabilir.

Akıllı uygulamalar hizmet ve sağlık sisteminin daha verimli kullanılmasını teşvik etmek gibi tasarruflar sağlar. Bu bağlamda Ev-güvenlik sistemleri, kişisel uyarı cihazları ve giyilebilir cihazlar gibi ürünlerde  tüketicilerde satın alma duygusunu harekete geçirir. MGI raporunda,akıllı uygulamalarla insanın ortalama mevcut yıllık harcamalarında yüzde 3 oranında tasarruf edebileceği tahmin edilmektedir.

3. Dünyadaki 50 şehirdeki mevcut uygulamaya baktığımızda, en gelişmiş ülkelerin bile daha uzun bir yoldan geçebileceği görülüyor.

MGI, dünyanın en akıllı şehrini taçlandırmak için değil, dünyanın dört bir yanındaki faaliyetlerin tam anlamıyla yayılmasını göstermek için dünyadaki 50 şehirde dağıtımın bir görüntüsünü aldı. Bu, her bir şehrin teknoloji tabanının, mevcut uygulama sunumunun ve kamuoyu benimsenmesinin değerlendirilmesini içerir.

Rapora göre her şehrin teknoloji üssü hakkındaki görüş, sensörlerin ve cihazların boyutlarına, iletişim ağlarının kalitesine ve açık veri portallarının varlığına bakmaktadır. En gelişmişleri arasında Amsterdam, New York, Seul, Singapur ve Stockholm var – ama bu önemli oyuncular  bile, bugün tam kapsamlı bir teknoloji üssü teşkil eden yolun sadece üçte ikisinde. Genel olarak, Çin, Doğu Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki şehirler, Orta Doğu’daki şehirler nispeten güçlü teknik tabanlara sahiptir. Ancak, Afrika, Hindistan ve Latin Amerika’dakiler, özellikle de en çok yoğun   eleman olan sensörlerin kurulumunda geride kalıyorlar.

Her bir şehrin mevcut akıllı uygulamalarının bir kontrol listesi kullanılarak uygulamadaki ilerlemesi ölçüldüğünde, hareketlilik, çoğu şehir için en önemli önceliklerden biri olmuştur, ancak genel olarak uygulanan en yüksek sayıda uygulamaya sahip olan yerler – Londra, Los Angeles, New York, Seul, Shenzhen ve Singapur – birden fazla alana ayrılmıştır. Bazı şehirler, öncelikli konularının bir kısmını ele almak için en büyük potansiyeli olan uygulamaları henüz uygulamaya koymamışlardır.

MGI, şehir yaşayanlarının  çevrelerinde hali hazırda işleyen teknolojiler hakkında ne hissettiklerini ölçmek için analiz edilen tüm şehirlerde çevrimiçi anketler yaptı. Bu anket değerlendirildiğinde Asya şehirlerinin farkındalık, kullanım ve memnuniyet konusunda en güçlü oyuncular olduğu, Avrupa şehirlerinin ise geriden geldiği gözlenmiştir. Dijital dünyayı olumlu kabul etme  ve farkındalık oluşturma  yalnızca daha dijital bir şey yapmayı değil, aynı zamanda onu beklediğini de kabul eden genç bir nüfusa sahip olmakla ilişkili görünmektedir.

4. Akıllı şehirler altyapı ekonomisini değiştirir ve ortaklıklar ve özel sektör katılımı için alan yaratır.

Akıllı şehir teknolojileri, şehirlerin kapsamlı altyapı  sistemlerine sahip olup olmadıklarını veya sıfırdan inşa edilmesini sağlayarak, varlıklarına daha çok varlık katmalarına   yardımcı olur.

Altyapı yatırımı, bir kez şehirleri sermaye yoğun ve son derece uzun vadeli planlara kilitledi. Şimdi şehirler , geleneksel inşaat ve akıllı çözümlerin doğru kombinasyonunu kullanarak, talebin nasıl değiştiğine daha dinamik bir şekilde cevap verebilirler. Aşırı kalabalık bir mahallede nüfus artışı yaşanırsa, beraberindeki yolcu artışı  ile yeni bir metro veya otobüs hattı eklenmesi yıllar alabilir. Buna karşılık, özel olarak işletilen  bağlı bir minibüs servisi çok daha hızlı bir şekilde çalışıyor olabilir.

Şehir yönetimi, her türlü hizmet ve altyapı sisteminin tek finansörü ve işleticisi olmak zorunda değildir. İncelenen uygulamaların çoğunun uygulanması kamu sektörüne düşerken, ilk yatırımın büyük kısmı özel oyunculardan  gelebilir (Ek 2). Kamu finansmanı sadece hükumet tarafından sağlanması gereken kamu malları için ayrılabilir. Ayrıca, kamu sektörü tarafından yapılması gereken ilk yatırımın yarısından fazlası, ortaklıklara kapı açan olumlu bir mali getiri yaratacaktır .

Ek-2:

Bu karışıma daha fazla oyuncu  eklemek olumlu bir şey çünkü benimsenmesi ve mevcut verilerle daha fazla yaratıcılık uygulaması kolaylaşmaktadır.. Özel sektördeki yenilikler doğal  olarak ortaya çıktığında, hükümetin rolü, kilit oyuncuları  toplamak, sübvansiyonlar sağlamak veya satın alma kararlarını değiştirmeyi içerebilir. Farklı bir yaklaşımla bazı şehirler bir master planlama yapmak  yerine kendilerini ekosistemler olarak konumlandırıyor, konsorsiyumlar ve hatta fiziksel işbirliği alanları yaratıyorlar.

Bazı şehirler, dönüşümlerini servet, yoğunluk ve mevcut yüksek teknoloji endüstrileri gibi doğal avantajlarla başlatıyorlar. Ancak, bu bileşenlerden yoksun olan yerler bile, kendilerine vizyon, iyi yönetim oluşturarak geleneksel şeyler yapma biçimlerinden kurtulma isteği ile şehir yaşayanlarında akıllı şehir bağlılığı oluşturabilirler.

Akıılı şehir uygulamalarının  geleceği şekillendirmesi  için  teknoloji  uzmanlarının  altını  doldurması  ve  geliştirmesi gereken  aslında birçok  boş  alan bulunmaktadır.

Buraya kadar MGI raporuyla dünyada Akıllı Şehirlere giden yolda  ve Digital çözümlerin neler olması gerektiği incelendi konuya Türkiye tarafından baktığımızda, ülkemizde de son yıllarda gerek kamu ve özel sektör işbirliği ile Akıllı Şehir uygulamalarına geçiş ile ilgili konferanslar, kongreler düzenlenmekte olduğunu ve geleceğe yönelik digital yatırımların önünün açıldığını görmekteyiz.

Bu konuda ülkemizde lokomotif kurum ve kuruluşların bazıları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü, İstanbul Bilişim ve Akıllı Kent Teknolojileri A.Ş., Asis (örneğin Van-Şanlıurfa gibi şehirlerin yanı sıra  Hindistan’da 4 şehiri akıllandıran firma), Biges (Denizli ‘de akıllı uygulamalar vb.) bahsedilebilir.

Tübitak ile işbirliği yaparak  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı standartlaştırma çalışmalarını üstlenmiş hatta Akıllı Şehirler Daire Başkanlığı kurmuştur.

Akıllı Şehirlerde “Güvenli Yaşam” ‘ın önemli olduğu göz önüne alındığında;

Benzer yapının aynı bakanlık kapsamında İtfaiyeler ile ilgili (Afet Koordinasyon Merkezleri ve Orman Yangınları Personeli dahil olarak) Daire Başkanlığı oluşturularak yürütülmesi çok faydalı olacaktır.

Akıllı Şehirler ve Akıllı İtfaiyeler yolunda Türkiye  kapsamında; Gaziantep Büyükşehir İtfaiye Daire Başkanlığı  ziyaretimiz ile yurt içinde 39 şehirdeki sektördaşlarımızla tanışma fırsatı bulduk. Hedef  81 ildeki Belediyeler ve İtfaiyeleri, OSB’leri ve  yörenin dikkat çeken tesislerini (Antep’te Naksan’ı ziyaret ettiğimiz gibi) inceleyerek öneriler oluşturmaktır.

Kaynaklar:

1. Rapor McKinsey Global Institute, Haziran 2018, Yazarlar: Jonathan Woetzel, Jaana Remes, Brodie Boland, Katrina Lv, Suveer Sinha, Gernot Strube, John Means, Jonathan Hukuku, Andres Cadena ve Valerie von der Tann
2. http://isbak.istanbul/
3.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
4. http://www.asis.com.tr/

Katkıları için Hüsnü Baysal’a teşekkürler.

Özdemir'in 1980-1981 döneminde Yıldız Teknik Üniversitesi'nde öğrenciliği başlamış,1984-1985'te tamamlanmıştır. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Yüksek Lisans, Kocaeli Üniversitesi'nde doktora yapmıştır. 1986 mayısta araştırma görevlisi olarak başlayan öğretim üyeliği, halen Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Mühendisliği Bölümü, Elektrik Tesisleri Anabilim Dalında devam etmektedir.
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.