Işık Kirliliğini Önlemek İçin 3 Temel Öneri

En son yazdığım “Işık kirliliği nedir? Türkiye’deki çalışmalar” başlıklı yazı ile de hem tekrar tanımın üzerinden geçmiş hem de Türkiye’de yapılan çalışmalara değinmiştim. Bu yazıda yapmak istediğim ise, bu problemi büyük oranda ortadan kaldırabilecek 3 temel öneri getirip tartışmalar ve yapılabilecek düzenlemeler için yeni bir başlangıç noktası oluşturmak.

Işık Kirliliğini Önlemek İçin 3 Temel Öneri
03.03.2018
6.961
A+
A-

Işık kirliliği ile ilgili bilincin artması ve daha fazla kişinin konudan haberdar olması için 2012’den beri çaba gösteriyorum. En son yazdığım “Işık kirliliği nedir? Türkiye’deki çalışmalar” başlıklı yazı ile de hem tekrar tanımın üzerinden geçmiş hem de Türkiye’de yapılan çalışmalara değinmiştim.

Bu yazıda yapmak istediğim ise, bu problemi büyük oranda ortadan kaldırabilecek 3 temel öneri getirip tartışmalar ve yapılabilecek düzenlemeler için yeni bir başlangıç noktası oluşturmak. Daha doğrusu tek bir önerinin – ışıkları 24:00’dan sonra kapatmak – 3 farklı alanda uygulama detaylarına odaklanmak istiyorum.

Işık kirliliğinin kaynağını oluşturan 3 faklı unsur var.

1- Mimari aydınlatma:

Öncelikle ışığın aynı ses gibi kamusal alan konusu olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Nasıl ki siz binanızın ister içerisinde ister dışında ses kullanımı için belli kurallara bağlı iseniz, aynı şekilde ışık kullanımı da sadece sizin isteğinize bırakılamaz.

Örneğin binanızın dikkat çekmesi için uyguladığınız bir cephe aydınlatması binanıza bakmak zorunda olan binlerce insan için sürekli bir kirlilik oluşturuyor. Kişisel olarak beğendiğiniz ya da ticari olarak faydasına inandığınız için rengarenk ve yüksek güçte kullandığınız LED’ler esasında hemen karşı çaprazınızda yaşayan biz komşular için sürekli bir “cümbüş”e bakmak demek. Sizin 5 dakika bakarak beğendiğiniz bu tasarıma bütün gece bakmak zorunda olan insanlar olduğunu unutuyorsunuz.

Zeki Aslan hocanın 2009 tarihli Işık Kirliliği Kanun Tasarısı’nda olduğu gibi her dış aydınlatma projesinin bir kurula sunulması ve onaylanması zorlu ama ideal bir çözüm gibi duruyor.

Ben ise daha basit ve hızlı uygulanabilir bir çözüm sunuyorum. Kaldı ki kurul olsa bile önerim geçerli. İster kamu ister özel bir kuruma ait olsun, saat 24:00’den sonra tüm dış aydınlatma öğeleri kapatılmalı.

Bazı detaylar farklılaşabilir. Hafta içi 24:00, hafta sonu 01:00’e kadar izin verilirken özel günlerde (Yılbaşı gibi) sabaha kadar açık olabilir.

Bu dediğim kullanılmayan bir park ya da cam yüzey sebebiyle tüm iç aydınlatmanın dışarıdan da deneyimlendiği ofisler/plazalar için de geçerli. Ama (tabii ki) sokak, tünel veya meydan aydınlatmaları ile ilgili değil.

2- Işıklı tabela:

İşletmeler tamamen reklam amaçlı olarak tabelalar kullanıyorlar. Bu tabelaların LED barındırması veya genel olarak ışıklı olması da reklamın 24 saate dönüşmesini sağlıyor.

Öncelikle bir tabelanın ışıklı olması ekstra bir vergiye tabii tutulmalı. Detaylarını bilmesem de tabelanın zaten bir vergiye tabii olduğunu biliyorum. Tahmin ederim ki tabelanın boyutu da bu noktada önemlidir. Yani hem boyuta göre bir vergi vardır hem de tabelanın olabileceği büyüklük binaya veya işletmenin o binada kapladığı alana göre orantılıdır. (Umarım) Neyse ışıklı olması da bu vergi detayında yer almalı ve bir bedeli olmalı.

Ve tabii ki saat 24:00 sonrası tüm ışıklı tabelalar kapatılmalı. Bu konuda tek istisna işletmenin 24:00 sonrası açık olması olabilir. O saatte açık ise varlığını insanların bilmesi önemli bir nokta olacaktır.

3- LED ekran:

Aklımın gerçekten almadığı bir nokta LED ekranlar. Yine ses örneği üzerinden ilerlemek istiyorum. Nasıl ki eğer ben binamın üzerine çok güçlü hoparlörler koyup 24 saat “ben buradayım, şöyle ürünlerim var, böyle ürünlerim var” diye yayın yapamazsam aynı şekilde LED ekran yerleştirip 24 saat açık da tutamamalıyım. Çok güncel bir örnek vermek isterim. İstanbul Mecidiyeköy’deki Quasar isimli binanın arka yüzüne yerleştirilen LED ekran neredeyse tüm boğaza hitap eden bir reklam mecrası. O bölgede oturan arkadaşlarımdan sürekli şikayet duyuyorum ancak herhangi bir yaptırım yapıldığını veya yapılabildiğini sanmıyorum. Peki bir binanın kararı tüm boğazı nasıl etkileyebilir? Bu kamusal alan tecavüzü değilse nedir?

Ve, evet, tüm LED ekranlar, bu sefer istisnasız, saat 24:00 sonrası kapatılmalı.

Bahsettiğim konular ve öneriler ne kadar basit değil mi? Evet, bence de öyle. Ancak uygulamaya geldiğinde henüz bırakın bunları senelerdir gösterilen çabaya rağmen ışık kirliliğine karşı en ufak bir gelişme sağlanmamış durumda. Sadece bu öneriler bile problemin büyük bir kısmı için çözüm demek.

Zaten bu yüzden bu öneriler bir başlangıç noktası oluştursun ve daha nitelikli ve planlı çözümlere ilerlensin istiyorum. Ama önce bir yerden başlayalım. Ve başlamak için daha kolay bir yer düşünemiyorum.

Sizlerden ricam, bu önerileri çevrenizle paylaşıp mümkün olduğu kadar fazla noktaya ulaştırmanız.

Bir önceki yazımda söylediğim gibi: “Işık kirliliği esasında kaybedeni olmayan bir problem yani bu konuda atılmış her adım hepimiz için iyi sonuçlar getirecek.”

Emre Güneş, Ağustos Teknoloji neferi. PLD (Professional Lighting Design) Türkiye dergisi editörü. Endüstri Mühendisi. Galatasaray Üniversitesi Mezunu. Kurumsal hayatta geçirdiği 10 ay sonrası, aile şirketi içerisinde üzerine düşen görevleri yerine getirmek üzerine kariyerini çizdi. Hiç alakası olmadığı bir işe (editörlük), hiç alakası olmadığı bir sektörde (aydınlatma) girme sebebi de budur. 2006 yılından beri olan bu süreçte, sürekli olarak “aydınlatma tasarımı” ile ilgili okudu, yazdı, çizdi, gezdi, gördü, araştırdı ve etkinlikler düzenledi. 2014 yılı başında ticarete atılarak Ağustos Teknoloji’yi kurdu.
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
  1. servet dedi ki:

    Teşekkürler… Öğrencilerim için çok güzel kaynak oldunuz. Ayrıca yaptığınız güzel işlerden dolayı sizi tebrik ediyorum.

  2. zeynep (öğrenci) dedi ki:

    siz öğretmen misiniz?